Apple iPad ve Fotoğrafçılık

12/09/2010 § Yorum bırakın

Amerika’da önemli satış başarısı yakalamış,Türkiye’de ise göreceli yüksek fiyatı ve laptop’larla akıllı cep telefonları arasında bir geçiş ürünü olması tanım ve tarifinde güçlükler yaşanması nedeniyle yeni yeni yayılmaya başlayan ipad fotoğrafçılar için neler vaad ediyor?Bu nedenle bu yazı da ipad genel incelemesi değil,bir fotoğrafçıya neler sağlayabileceği üzerine.

1-Yukarıda fotoğrafını eklediğim ipad Apple’ın her ürünü gibi görsel olarak etkileyici,yaratıcı bir dizayna sahip.9.7 inch led olarak tasarlanan ekran fotoğrafçının çektiği fotoğrafları yüklemesi,depolaması ve bunları gerektiğinde müşteriye sunması açısından harika bir ürün.16,32 veya 64 gb.depolama alanına sahip ürün kendinden usb ya da sd kart okuyucuya sahip değil.En çok eleştiri alan noktalardan biri.Ancak usb veya sd kart okuma özelliği kazandıran connection kit 30$ gibi bir fiyata satılıyor ve bu aksesuarı satın alarak fotoğraf makinenizden ipad’e doğrudan fotoğraf yüklemek mümkün hale gelebiliyor.Ipad’in görsel şöleni ve connection kitin kullanımı aşağıdaki videoda mevcut.

2-Sahip olduğu Wifi ve 3g bağlantısı sayesinde fotoğraflarınızı dünyanın herhangi bir yerinden herhangi bir yere göndermek mümkün hale geliyor.Özellikle ajansa bağlı çalışan fotoğrafçılar için çok kullanışlı.

3-Pil ömrü.Apple firması ipad’de macbook laptoplarında kullandığı batarya teknolojisini kullanmış ve bu pil ömrü olarak 10 saat gibi inanılmaz bir süre vaad ediyor.Benim bildiğim 10 saate kadar şarjı dayanan bir netbook yok,bu nedenle bu açıdan bir devrim denilebilir.

4-İpad uygulamaları.Iphone kullanıcılarının aşina olduğu aplikasyonlar ipad’lerde de kullanılabiliyor ve şimdiden yüzlerce fotoğraf editting aplikasyonu kullanımda.Hatta Adobe firması ipad için kullanıma hazır Adobe Photoshop Express isimli uygulamayı çıkarmış durumda.Ipad üzerinden fotoğraf düzenlemenin profosyonel kullanıcıya çok fazla hitap edeceğini düşünmesem de,bu aplikasyonlar ilerisi için çok daha fazlasını vaad ediyor.

5-Profosyonel fotoğrafçının en çok merak ettiği sorulardan biri de ipad’in fotoğraf makinesini kontrol edip edemeyeceği,yani ipadi kullanarak dslr makinemizdeki diyafram,enstantane değerlerinin belirlenip çekimin ipad üzerinden yapılıp yapılamayacağı,bir de çektiğimiz fotoğrafın arada bilgisayar bağlantısı olmadan anında ipad ekranında görünüp görünemeyeceği.İlk sorunun cevabı evet,ikincisininki ise şimdilik hayır.Arada fotoğraf makinemizin bağlı olduğu bir bilgisayar olduktan sonra dslr’ın kontrolü ipad üzerinden sağlanabiliyor,çekimden önce vizör yerine liveview olarak izlenip fotoğrafı çeker çekmez görüntü anında iphone ya da ipad’imize düşüyor.Buradan çekim beğenilmezse hemen tekrarlama şansınız doğuyor.Ancak dediğim gibi bunun için dslr’ımızın mutlaka bir bilgisayara bağlı olması gerekiyor.Özellikle stüdyo fotoğrafçıları için çok kullanışlı.Arada bilgisayar olması zorunluluğunun nedeni Nikon ya da Canon firmalarının ‘Camera Control Pro’ gibi programlarının apple işletim sistemini desteklemiyor olmaları.Ancak aplikasyon geliştiriciler arada bilgisayar olmadan bağlantının mümkün olduğunu,bunun için çalışmaların sürdüğünü belirtiyorlar.Örneğin,ononesoftware.com sitesinden yaptığım alıntının orjinali aynen şu şekilde:

‘In order to eliminate the computer in the middle from the setup, we either have to wait for Canon or Nikon to make a version of their SDK available that runs on the iPhone OS {4} or we have to recreate it ourselves. This is something we’ve thought about doing, but obviously isn’t something we’ve started doing yet. I’m not ruling it out, but it’s no small undertaking so we aren’t taking the effort lightly.

So at the end of the day, for the foreseeable future, you will need to continue to have a laptop or desktop computer running the DSLR Camera Remote Server along with our DSLR Camera Remote app running on your iPad, iPhone or iPod Touch. We know that you want us to get the app to the point where the computer isn’t needed and we want the same thing. I just don’t know when it will happen. In the meantime, it continues to work as it always has.’

Özetle,ya nikon ya da canon’un apple işletim sistemini destekleyen programlar çıkarmasını,ya da bunu kendilerinin yapması gerektiğini,henüz çalışmaya başlamadıklarını,ancak kesinlikle olabileceğini,sadece ne zaman mümkün olabileceğinden emin olmadıklarını belirtiyor.Yani ileride arada bilgisayar olmadan fotoğraf makinemizde vizör yerine liveview özelliğiyle görüntüyü ipad’den izleyip, çektiğimiz kareyi anında ipad ekranında görebileceğiz.

6-Tam da ‘ürün tasarlanırken profosyonel fotoğrafçı düşünülmemiş’ diye düşünüyordum ki ipad’in raw dosya formatını desteklediğini öğrendim.Gerçekten şaşırtıcı,sadece jpeg beklerken raw formatını desteklemesi,apple’ın raw çekim yapan kullanıcıyı unutmaması çok önemli ve kritik bir detay.

Artık toparlamak gerekirse,en büyük eleştiriler yukarıda yazdığım maddelerin çoğunun ipad yerine herhangi bir netbookla da yapılabileceği yönünde.Çok da haksız bir yaklaşım değil,ancak özellikle outdoor çekim yapan fotoğrafçı için,taşınabilirliği,pil ömrü açısından netbooklardan çok daha kullanışlı ve önde.Ayrıca ipad’ın sağladığı aplikasyon desteği iki üst paragrafta örneğini verdiğim gibi ileride ipad’i fotoğrafçı için çok daha kullanışlı hale getirecek.9.7 inch’lik led ekran ve yaratıcı arayüzün verdiği izleme kolaylığı,keyfi ve portfolyönüzü arkadaşlarınız,aileniz veya müşterilerinize sunarken sağlayacağı katma değer de diğer artı özellikler olarak karşımızda.Fiyat olarak bütçenize uygunsa veya uygun duruma geldiğinde vizyon sahibi bir fotoğrafçının sahip olması gereken bir ürün olarak değerlendiriyorum.Eklemek istedikleriniz ya da katılmadığınız düşünceler için yorumlarınızı hiç çekinmeden iletebilirsiniz.
Işığınız bol olsun..

Hangi Makine?

24/08/2010 § Yorum bırakın

İlk yazı olarak ne yazayım diye düşünürken,son 1 ay içinde aldığım yaklaşık 30 tane ‘hangi fotoğraf makinasını alayım? maili ve sorusu aklıma geldi de yazının konusu bulunmuş oldu.Öncelikle son zamanlarda fotoğrafçılığa olan ilginin neden bu kadar yoğunlaştığı konusunun ayrı bir yazı konusu olacağını düşündüğüm için hemen konuya girelim.Profosyonel olarak tabir edilen,aslında giriş-orta ve profosyonel seviyeleri olan makinalardan almaya karar verdiniz.İlk önerim bu kararınızda ne denli ciddi olduğunuzu tekrar sorgulamanız,çünkü çevremde bir makinaya ciddi rakamlar verip sonra makinayı sadece özel günlerde eline alan o kadar çok kişi varki…Fazla uzatmamak adına çok kararlı olduğunuzu varsayarak bir adım daha ilerleyelim.Öncelikle ‘para harcamaya’ hoşgeldiniz!! Zira fotoğrafçılığın pahalı bir hobi olduğunu tereddüt etmeden söyleyebilirim,ve işin olumsuz tarafı siz bu işte ilerledikçe harcayacağınız para da artacak.Daha sonra ihtiyaç duyacağınız lens ve ekipmanların bazıları en az şu an alacağınız makina kadar pahalı olacak.Hala vazgeçmediniz mi?:)
O zaman devam,şu an yeni olduğunuz için ‘ne tür çekimlere meraklısın?’ gibi ortalıkta çokça dolaşan saçma soruyu sormayacağım.-Yeni işte,nereden bilsin ki neye meraklı olduğunu-vereceğiniz cevapta muhtemelen,’herşeyi çekmek isteyeceğim:manzara,porte,yakın çekim(macro),çiçek,böcek..’ olacak.Bu da gayet doğal,çünkü hangi konu ve ne tür fotoğrafçılığa eğiliminizin olduğunu denemeden bilmeniz mümkün değil.Şimdi artık gelelim makina model ve markasına.Kabul etmem lazım ki,bu yazı biraz yanlı olacak çünkü ben bir nikon kullanıcısıyım.Ve size önerceğim marka da bir Nikon olacak.Nikon ve Canon piyasanın ihtiyaçlarına hitap eden çok güzel makinalara sahip.Dediğim gbi benim eğilimim ve önerim Nikon’dan yana.Nikon daha tutucu,eski kullanıcılarını koruyup kollayan,teknolojik değişimleri yavaş ama istikrarlı bir şekilde ekipmanına katan teknolji devi.Aksini iddaa edenler de çıkabilir,çünkü bu tartışma bitmez.Dslr makine kullanıcıları arasında takım tutmaktan çok da farklı değildir.Bazı noktalarda birbirlerine karşı bariz üstünlükleri var ama şu anda bunları anlatmanın bir anlamı yok,çünkü bir ‘yeni’olarak zaten size fazlaca birşey ifade etmeyecek.
Evet;sonunda geldik modele.Nikon’un giriş seviyesi kullanıcılara yönelik 2 makinası var.Nikon d3000 ve d5000.Detaya girmeden,Nikon d3000 yaklaşık 1200 tl,d5000 ise 1500-1600 tl civarında.D 5000’de kısa süreli hd video çekimi de yapılabiliyor.Ama en büyük fark sensör dediğimiz,görüntünün oluştuğu parçacıkta.D3000 ccd,d5000 cmos sensör kullanıyor.Hemen aklınıza gelecek ‘peki ikisi arasındaki 300-400 tl’lik farka değer mi?’ sorusunun cevabı ise ‘evet,değer’.Video çekim özelliğinden değil,kullandığı sensör cmos olduğundan ve şu an anlamını pek de bilmediğiniz yüksek iso’da daha başarılı sonuçlar verir.Basitçe,az ışıkta yapacağınız çekimlerde çok daha temiz sonuçlar elde edersiniz.Yani seçiminiz Nikon d5000’den yana olmalı.Tabi bir de ‘ben fotoğraf işiyle ciddi şekilde uğraşacağımdan eminim,bütçem de yeterli’ diyorsanız ilk alacağınız makina 2500 tl.civarlarında Nikon d90 olmalı.D90’ı nikon’un piyasadaki tüm lensleriyle kullanabilirsiniz.(Evet d3000 ve d5000 bünyesinde auto-focus motoru bulundurmadığından her lensle uyumlu çalışmıyor,bu makinalarla kullanacağınız lensin gövdesinde auto-focus motoru olmalı,yani lens alırken biraz daha fazla ödeme yapmalısınız)
Soru olursa çekinmeden ulaşıp,yorumlarınızı iletebilirsiniz.
Işığınız bol olsun…

Where Am I?

You are currently browsing entries tagged with nikon at ALTINDAG PHOTOGRAPHY.